Yılmaz Erdoğan En Sevilen şiirleri

Yılmaz Erdoğan En Sevilen şiirleri

Yönetmen ve oyuncu Yılmaz Erdoğan, 10 yılı aşkın süredir yaptığı filmlerin yanı sıra şiirleriyle de başarısıyla adından sıkça söz ettirmeyi başarmıştır. 1967 Hakkari doğumlu olan Yılmaz Erdoğan, küçük yaşlardan itibaren şiire oldukça meraklıdır. 1990 lı yıllarda yazdığı ve başarılı oyuncu Demet Akbağ ile oynadığı Bir Demet Tiyatro televizyon dizisinin kariyerindeki yükselişinde önemli etkisi olmuştur.Türk Edebiyatında önemli bir yer edinen Yılmaz Erdoğan şiirleri kitaplarda toplamıştır. Yılmaz Erdoğan'ı en güzel şiirlerini okumanız için derledik. İşte Yılmaz Erdoğan'ı en sevilen şiirleri. 1- Yaşamak uğruna ölmek bu olsa gerek Sevmek uğruna acı çekmek bu olsa gerek Hayat uğruna savaşmak bu olsa gerek Peki ya senin uğruna Üzülmek niye? 2- Biz ne zaman içsek, Köfte geç gelir Ve oturur muhabbetin terkisine Çıplak bir efkar sözcüğü   Biz ne zaman içsek, Sabah akar meycinin cebine Günde kaç kez öpüşür ki akrep ile yelkovan Biz ne zaman içsek, İç değilizdir aslında. Dışımızda bronz bir akşam sözcüğü, Çırıl bir efkar sözcüğü Delikanlı kıvamında sevda değilse de Tabansız sevişmelerdeki el değmemiş pişmanlık Biz ne zaman içsek, iç değilizdir aslında.   Bu alkol ikindisi şiirle Şimdi burda açılsaydın Adımın baş harfi gibi Belki ağustos kokardı ağustos Sen, Fikrini ipotek etmiş kiralık sevdalara Senine boyuna sevilmiş sen Yalanı sevdasından büyük sen Bir bil-sen.   Biz ne zaman içsek seni düşünüyoruz Genzimizde göl gözyaşları Biz ne zaman içsek, İç değilizdir aslında. 3- Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne Dolmabahçe da çay tadında.... Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında, tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu. Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama yüreği takvim yokuşlarında...   Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı, sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe seyrediyorum...   Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında, üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük... Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti... ... Soğuğun ve karanlığın vehameti!   Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş, daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler, yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden büyük geliyor artık hayat!   Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle: Bende sana yetecek kadar ben kalmadı Dışımızda bronz bir İzmir akşamı... 4- "Bir tek dileğim var mutlu ol yeter” sözünün bir kamyon yükü anlam taşıdığı günlerdi   Kaldırımlar toz ve kağıt topakları Ankara’nın Ankara’nın sonbahar yaprakları ayvalar sarı hüzünler olgun yaz yorgunu gövdeler serili betonlarda   Ben yanımda çok acıklı epey yol üstü sözler getirmiştim. “Sanki terk edilmiş bir viraneyim her yanım dağılmış yıkılmışım ben”   Okul önlük mevsimi ve kaplanması kitapların cumhuriyet gazetesiyle bir ön beslenme çantası kompleksi malum şu otlu peynir meselesi   Saçlarını süt mısırı örgü yapmış bir al yüz koca göz görüyorum. Sanki o tehlikeli yolun başındayım Aşk’a geliyorum! ama yanıma hep köy zılgıtlı sözler almışım arabesk kalıyorum her kent soylu aşkın karşısında “Bir kulunu çok sevdim” diyorum “O beni hiç sevmiyor” diyorum “Kalbimi ona verdim artık geri vermiyor” diyorum. 5- Büyüdükçe, sentetik zamanlara kangren ayaklar bastım, izi kaldı ömrümün...   Kara çaldılar yüzüme bütün kara parçalarında elbette "afrika dahil" parça başı çalışan kiralık katildi zaman.   Gülüşüm sivas yangını, ağlarsam kızma... ölmek bile yakışıyor bazı adama..

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.